Giriş Kayıt

ÜYE GİRİŞ

Kullanıcı Adı *
Şifre *
Beni hatırla

Bir hesap oluşturun

Yıldız (*) işaretli alanlar gerekli.
İsim *
Kullanıcı Adı *
Şifre *
Şifre doğrulayın *
E-posta *
E-posta doğrulayın *
Captcha *

Adnan Nur Baykal Makaleler

Tarih ve Yöneticiler

Yöneticinin tarihle ne ilgisi olabilir ki?

Tarih geçmişte olup bitmiştir. Yönetici ise günümüz ve gelecekle uğraşır. Tarihin bittiği yerde, günümüzde yönetici geleceği şekillendirmeye çalışır.

İlk bakışta tarih ve yöneticilik, zamansal olarak, birbirinden kopuk gibi görünür.

Başka bir açıdan bakılınca, bu iki zaman diliminin, geçmiş ve geleceğin, birbiriyle yakından ilintili olduğu ortaya çıkar.

Tarih, yöneticilerin geçmişteki etkinliklerinin bir neticesi değil midir? Müesseseleri, devletleri şekillendiren yöneticiler tarihin ana unsurlarından biridir. Bir açıdan, yöneticiler tarihin ebelerinden başka nedirler ki?

Sözgelimi Kurtuluş Harbinin başında Mustafa Kemal değil de, Kazım Karabekir veya İsmet İnönü olsaydı, acaba aynı netice elde edilebilir miydi?

“Tarihi yöneticiler yapar” iddiası çok ağır düşer, gerçeği de tam olarak yansıtmaz. Ama tarihi yöneticilerin şekillendirdiğini kim inkar edebilir?

Devamını oku: Tarih ve Yöneticiler

II. Abdülhamid Dostoyevski'sini Arıyor!

Sultan II. Abdülhamid, tahtan indirildikten sonra Fethi Okyar'a şöyle diyor :“ Ne ben sizleri tanımışım, ne de sizler beni. Yazık olmuş.”

Bir kişi düşünün, korkaklıkla suçlanan, ama pek çok cesur çıkışı var. O kişi tutucu olmasına rağmen sürekli yeni ufuklar için gayret etmiş olsun. Hem kimseye güvenmesin, hem de güvendiklerine gözü kapalı inansın. Adı zorbaya çıkmış olsun, fakat onun öfkesine hedef olanlar onu hoşgörülü bulsunlar. Kaba ve hoyrat olarak tanıtılmış olsun, fakat nezaketi ve inceliği pek çok kimse tarafından övülsün. Buna benzer yüzlerce çelişkiyi bir insan kişiliğinde nasıl barındırabilir?

Birbirine düşman, birbiriyle çelişkili pek çok özelliği bir arada bulunduran bu kişi Sultan II. Abdülhamid’dir. Hemen hemen yüz senedir tartışılmasına ve onu düz ve sıradan bir insan olarak görmek isteyen tarihçiler tarafından didiklenmesine rağmen, renkli ve çelişkili olduğu için, şimdiye kadar gerçek kimliğinin ortaya konmasına izin vermemiş, kendini gizlemiştir.

II. Abdülhamid, insan ruhunun karmaşasını bilen ve zıtlıkların dengesini kurabilecek; karmaşık, aykırı ve çelişkili insanlarla baş edebilecek ve insana ait hiçbir şeyin şaşırtmayacağı derin ve parlak zekalı sanatçılar için çok zengin ve derin bir malzemedir.

Devamını oku: II. Abdülhamid Dostoyevski'sini Arıyor!

Nuri Demirağ: Düşünerek Şekillendirilmiş Bir Hayat

Hayatımızın bir anlamı var mı? Hayatımıza bir anlam vermeli miyiz? Yoksa bunları hiç düşünmeden, günlük mücadele veya zevk içinde günümüzü geçirmeli miyiz?  Bu soruları kendimize sorduğumuz zaman, dünün büyük girişimcisi Nuri Demirağ’ın bugün için olan önemi ortaya çıkar.

Dünyanın düzenini ( nizam-ı alemi ) sağlamaya çalışan atalarımız, kendilerine bu görevi vererek, acaba hayatlarını anlamlandırmaya mı çalışıyorlardı? Yüzyıllar boyu Türk Devletlerine rehber olan ‘ nizam-ı alem ‘ anlayışı zamanla kafalardan silindi.

“ İnsan gücünün yarattığı her şeyi Türk de yaratabilir “ diyen Nuri Demirağ yeni bir hedefi işaret ediyordu: Dünya çapında ( cihanşümul ) olmak ve dünya çapında işler yapmak.

Bu büyük girişimci “ insan kudretinin yaratabileceği her faydalı şeyi yapmaya ve başarmaya kadiriz. Yapmamak, yapamam demek benliğimden, varlığımdan vaz geçtim, beceriksizliği ve yeteneksizliği kabul ettim, demektir “ diyerek büyük projelere imza attı. Büyük müteahhitlik hizmetlerinin yanısıra en çetin bölgelerde 1012 kilometre demiryolu yaparak, iddialı söylemini hayata geçirdi. Nuri Demirağ kendine olan güveni ve cesareti sayesinde atıldığı büyük projelerden, yaptığı işe inancı, yaratıcılığı, çalışkanlığı ve sebatı sayesinde yüzünün akı ile çıktı.

Devamını oku: Nuri Demirağ: Düşünerek Şekillendirilmiş Bir Hayat

Hatırlanmayı Bekleyen Üç Anı

Yarışmalarda dikkati çeken, fakat dereceye giremeyen güzellere ve eserlere özel bir kategori yaratır, bir ödül verir ve onların bir türlü hatırlanmalarını sağlayabilirsiniz. Halbuki yazarın beğendiği fakat kitaplarına alamadığı bölümler, olaylar ve anılar unutulmaya mahkumdurlar.

 

Her yazar yazdıklarına ve yazmayı düşündüğü malzemeye bir yakınlık duyar. Bir anne, bir baba çocukları olumlu bir şekilde televizyonda görününce nasıl sevinirlerse, yazar da yazdıkları yayınlanınca aynı kıvancı duyar. Yazısına, kitabına alamadığı, son anda elediği malzemesine karşı da bir mahcubiyet hisseder.

Devamını oku: Hatırlanmayı Bekleyen Üç Anı

Kod Adı ' AİLE ŞİRKETİ '

Bir şirketin künyesini görünce bu bir ' Aile Şirketidir ', diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Bu bir anonim şirket olur, limited, komandit veya adi şirket olabilir. Hukuksal olarak ' Aile Şirketi ' diye bir kavram yoktur.

Aile Şirketlerine  kimse durup dururken bir şey demez. Şirketten şikayeti olan biri ortaya çıkınca, ' ne olacak Aile Şirketi işte ' der.

Devamını oku: Kod Adı ' AİLE ŞİRKETİ '