Hayatımızın bir anlamı var mı? Hayatımıza bir anlam vermeli miyiz? Yoksa bunları hiç düşünmeden, günlük mücadele veya zevk içinde günümüzü geçirmeli miyiz?  Bu soruları kendimize sorduğumuz zaman, dünün büyük girişimcisi Nuri Demirağ’ın bugün için olan önemi ortaya çıkar.

Dünyanın düzenini ( nizam-ı alemi ) sağlamaya çalışan atalarımız, kendilerine bu görevi vererek, acaba hayatlarını anlamlandırmaya mı çalışıyorlardı? Yüzyıllar boyu Türk Devletlerine rehber olan ‘ nizam-ı alem ‘ anlayışı zamanla kafalardan silindi.

“ İnsan gücünün yarattığı her şeyi Türk de yaratabilir “ diyen Nuri Demirağ yeni bir hedefi işaret ediyordu: Dünya çapında ( cihanşümul ) olmak ve dünya çapında işler yapmak.

Bu büyük girişimci “ insan kudretinin yaratabileceği her faydalı şeyi yapmaya ve başarmaya kadiriz. Yapmamak, yapamam demek benliğimden, varlığımdan vaz geçtim, beceriksizliği ve yeteneksizliği kabul ettim, demektir “ diyerek büyük projelere imza attı. Büyük müteahhitlik hizmetlerinin yanısıra en çetin bölgelerde 1012 kilometre demiryolu yaparak, iddialı söylemini hayata geçirdi. Nuri Demirağ kendine olan güveni ve cesareti sayesinde atıldığı büyük projelerden, yaptığı işe inancı, yaratıcılığı, çalışkanlığı ve sebatı sayesinde yüzünün akı ile çıktı.

Nuri Demirağ “ Devletin kurtuluş ve yükselişi, ancak varlığına dayanarak milletin gizli hazinelerini verimli hale getirmesini bilen, şahsi menfaatini millet menfaati ile uyuşturmasını bilen, ruhu idealist, beyni realist şahsiyetlerde aranmalıdır” diyerek gerçek girişimcilerin memleketin kalkınmasındaki önemini vurguladı ve girişimciler için iş ahlakının önemini ön plana çıkardı.

1936 yılında maddi gücünün zirvesindeyken, Atatürk’ün “ istikbal göklerdedir “söylemini gerçekleştirmek için Türk mühendis ve işçilerinin ortaya çıkaracakları Türk Uçağını hayata geçirebilmek için, ancak çok ileri memleketlerde yapılabilen büyük yatırımlara başladı. Yabancı hayranlığının esiri olmayan Nuri Demirağ, ülkesinin insanına güvendi.

Atatürk’ün ölümüyle, bu girişimci kendini anlayacak ve yönlendirecek bir liderden mahrum kalınca, yatırım atakları neticesizliğe mahkum oldu. O zaman, muhataplarının 50, 100 yıl ilerisinde olmasının faturasını ödemeye başladı. Bu gerçeğe isyan eden Nuri Demirağ, Atatürk’ten sonra ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkınma Partisini kurarak, tekrar sıradanlığa meydan okumak istedi. Türkiye’de muhalefet partilerinin kurulabileceğini ortaya koyarak Demokrat Parti’nin kurulmasının önünü açtı.

Büyük projelerde yoğurulmuş olan sert şahsiyeti, politika dehlizlerinin kıvrımlarından geçmesine izin vermedi. 1954 seçimlerinde Demokrat Partisinden bağımsız milletvekili olarak Meclise girdi.

“ Halktan aldığımı halka vereceğim “ diyen Nuri Demirağ, sosyal adalet anlayışını, hayatının her devresinde davranışlarının rehberi haline getirdi. Her zaman insan ve insanlığı ön planda tuttu.

Nuri Demirağ hayatı amaç olmaktan çıkarıp, onu düşüncelerini, projelerini gerçekleştirmek için bir araç haline getirdi. Egzistansiyalist Albert Camus’un ‘ Başkaldıran İnsanı ‘ gibi, hayata meydan okuyarak ona bir anlam yüklemeye çalıştı.

Geçmişte kalanı, geçmişte bırakmak gerekmez mi? Hayır! Nuri Demirağ bugün için de herkesin hayatını sorgulaması için bir fırsattır.

        NURİ DEMİRAĞ’IN TÜRKİYE’DE YARATTIĞI ‘ İLKLER


•    Türklerin yönetiminde ilk demiryolu yapımı ( 1 012 km )
•    Özel teşebbüsün kurduğu ilk ve tek uçak fabrikası
•    İlk ipek paraşüt imalatı
•    İlk ‘ yap, işlet, devret ‘ modeli ( üzerinden trenin de geçeceği Boğaz Köprüsü Projesi )
•    Atatürk’ten sonra Türkiye’deki ilk muhalefet partisi ( Milli Kalkınma Partisi )
•    İşadamlarının parti lideri olmalarının ilki
•    İlk özel radyo teşebbüsü
•    Bir Girişimcinin hayatını anlatan ilk kitap ( ‘ Nuri Demirağ Kimdir? ‘ Ziya Şakir)