İş hayatına atılan herkes kurumsallaşmış büyük bir şirkette çalışmanın özlemini çeker.
 
Halbuki hayatta görünüşle gerçek her zaman örtüşmez. Uzaktan davulun sesi hoş gelir. Gerçek, çoğu zaman göründüğünden farklıdır.
 
Yetenekli, gayretli bir kişi olduğunuzu düşünelim. Çok çalışıyorsunuz, şirketin işleyişinde doğru bulmadığınız şeyleri daha iyi bir hale getirme gayreti içindesiniz. Başarılısınız, hatta çok başarılısınız.
 
 
Önce bu başarınız için fazla bir takdir beklemeyin. Çoğu kurumsallaşmış büyük şirkette başarının şahsi bir takdiri olmaz. Sizin özel gayretiniz çalıştığınız bölümün başarısıdır. Hatta bu başarınız çoğu zaman emsaller arasındaki dengeyi bozar, sivrilmenin faturası bir türlü karşınıza çıkar. Kurumsallaşmış büyük bir şirkette ahenk çok önemlidir. Çok yetenekli ve yaratıcı olmanız şirket ahengini tehdit edebilir. Şirketteki ahenk, bu değişimden zarar görebilir.
 
Çünkü daha önce işe başlamış olanların daha çok yol almış olacakları düşüncesi, yani ‘senyorite’, bu şirketlere hakimdir. Deli gibi çalışsanız da yükselmeniz uzun süre alabilir.
 
Ayrıca kurumsallaşmış şirketlerde oturmuş bir düzen vardır. Piyasanın değişimi nedeniyle bu düzeni değiştirmeye çalışırsanız, çoğu zaman engellerle karşılaşırsınız.
 
Kurumsallaşmış büyük şirketlere girmek zordur, çok elerler. Her şeyiniz uygun olsa bile verdiğiniz özgeçmişteki fotoğrafınızda sahte bulunan gülüşünüz bile kapının size kapanmasına sebep olabilir.
 
Madem kurumsallaşmış büyük şirketlere girebilmek bu kadar zor, o zaman böyle şirketlerde çalışmanın bir keyfi olmalı diye düşünür insan.
 
1990’da Moskova’da GUM adlı büyük bir mağazanın bir reyonunda ucu bucağı olmayan bir kuyruk vardı. Merakımı çekti. Yakınımda sırada bulunan bir Rus gencine
 
- Bu ne kuyruğu ? diye sordum.
 
O genç kibar bir şekilde
 
- Ben de ne olduğunu bilmiyorum. Ama bu kadar kuyruk olduğuna göre, iyi bir şey olmalı, dedi.
 
Her şey denk düştü, kurumsallaşmış büyük bir şirkete girdiniz, çok başarılı oldunuz. Hızla yükselemediniz ama piyasada bir boşluk buldunuz. Kendi işinizi yapacaksınız.
 
Kurumsallaşmış büyük bir şirkette çalışan bir kişi, hiç hata yapmamak için ister istemez çok tedbirli, temkinli olmaya başlamıştır. Büyük bir grupla, tam kadroyla iş yapmaya alışmıştır. Kendi işini kurup, kendi başına kalınca bocalar. Arkasında destek arar, yardım bekler.
 
Halbuki yeni kurulan bir şirkette girişimcinin üç beş farklı işi kendi başına yapması gerekebilir. Kurduğu yeni şirketi benimsemez, en ufak başarısızlıkta sebat edemez, eski şirketinin hayalini kurmaya başlar, bocalar ve başarısız olur.
 
Kurumsallaşmış bir şirkette çalışmak insana önce itibar getirir. Bu şirkette çalışıyorum deyince otomatik olarak kişinin başarılı olduğu düşünülür. Herkesi almayan, seçici olan bir şirket sizi işe almışsa, sizde bir şeyler fark etmiş demektir.
 
Kurumsallaşmış şirketlerde iş yükü makuldür, kimse sizden mucizeler beklemez. Önce verirler, sonra alırlar. Böyle şirketlerde çalışanlar sürekli eğitim alırlar, kendilerini geliştirmelerine imkanlar çıkar.
 
Sizden uzun süreler değil, verimli çalışmanız beklenir. Esas olan şirkette bulunmanız değil, iş çıkarmanızdır.
 
Kurumsallaşmış büyük şirketlerde çalışanlar genelde benzer özelliklere sahiptirler, iyi eğitimlidirler. Konuştuğunuz ve arkadaşlık etmek durumunda kaldığınız kimseler, benzerlerinizdir.
 
Böyle şirketlerde çalışanların kazancı genelde piyasaya göre iyidir. Maaşınızı ayın sonunda alacağınızı bilirsiniz. Sürpriz olmaz. Fakat kazancınız hiçbir zaman patlamalar yapmaz, azar azar yükselir.
 
Aşırı zorluklardan hoşlanmayan, düz yolda gitmek isteyen kişiler için kurumsallaşmış büyük şirketler ideal olabilir. Ama kendinden emin, taşı sıksam suyunu çıkarırım diyen kimselere kurumsallaşmış büyük şirketler yavan gelebilir.
 
İş bitirici, faal kişiler başka şirketlerde belki çok daha ilerilere gidip, başarılı olabilirler. Ama işler denk gelmezse çok da sıkıntı çekebilirler.
 
Karar sizin.